Hüdapar Cumhur İttifakına dahil olduktan sonra 20 yıl önce tasfiye olan Hizbullah terör örgütü tekrar gündeme taşındı. Peki kim bu Hizbullahçılar? Medyada yer almış haberlerin ışığında Hizbullah terör örgütünü sizler için kaleme aldım.
Hizbullah 1980'lerde ilim kitap evinde laik düzene karşı fikri ve ilmi mücadele olarak ortaya çıktı. 10 yıl boyunca kitap basımı, sohbet, tebliğ çizgisinde taraftar topladı. Pkk'nın şehirlerde dindar kişilere karşı baskı ve şiddet uygulaması, cinayetler işlemesi sonrasında 1990'larda silahlı mücadeleye geçiş yaptı. Hizbullah 1996 yılına kadar şehirlerde Pkk ile kanlı bir mücadele gerçekleştirdi. Pkk militanları, Pkknın siyasi kanadı olan Hadep-Dep yöneticileri, kürt aydın yazar, iş insanı ve gazeteciler örgütün hedefindeydi. Faili meçhul cinayetlerle Güneydoğu'da domuzbağcılar olarak korku salan örgüt, Pkk'nın şehir yapılanmasının çökertilmesinde büyük rol üstlendi.
1990'ların derin devletinin şehirlerde güçlenen pkk'ya karşı Hizbullah'ı kullandığına dair iddialar ortaya atılmış olsa da, bu iddialar asla kanıtlanamadı. (Hatırlayanlar olacaktır kurtlar vadisi dizisinde domuzbağcı hizbullahçılarla ilgili bir kaç bölüm yer almıştı.) Dönemin MİT Müsteşarı Tümgeneral Teoman Koman basın mensupları için düzenlenen bir akşam yemeğinde kendisine Hizbullah’ı soran gazetecilere, "Hangi Hizbullah? Bir İran’daki Hizbullah vardır bir de PKK’nın baskılarına karşı kendini koruyan, dini inançları kuvvetli vatandaşlar. Bunlara Hizbullah dendi öyle de kaldı. Bunların İran Hizbullah'ı ile bağlantısı yoktur" şeklinde cevap verdiği yazılıp çizildi.
Eski bakan Fikri Sağlar, Siyah-Beyaz gazetesiyle yaptığı bir röportajında, Hizbullah’ı ordunun (JİTEM'in) kurduğunu iddia etmiş, ancak Hizbullah-Devlet ilişkisine dair bilgi belge ve kanıt ortaya koyamamıştır. Doğu Perinçek'de o dönem Hizbullah-Devlet ilişkisini dillendiren kişilerin başında geliyordu.
Hizbullah terör örgütü şehirde pkkya karşı savaştığı gibi, fikir ayrılığı yaşadığı bir çok farklı kişi ve gruplara karşı da eylemler yaptı, Nice masum insanın canına kıydı.
Sanılanın aksine sadece sol görüşlü insanları hedefe almadılar. Sağ görüşlü bir çok kişiyi öldürdüler. İlk başta beraber yola çıktıkları ilmi mücadeleyi savunan, silahlı mücadeleye karşı çıkan Menzil Kitapevi kurucu Fidan Güngör'ü kaçırdılar. Fidan Güngör 1994 den beri hala kayıp listesinde yer alıyor. Öldürülmüş olduğu tahmin ediliyor. Hizbullah'ın saldırıları sadece Menzil Kitapevi grubuna değildi. Yine 1999'da kendilerine destek vermeyen Zehra Vakfı kurucusu Nur Cemaati liderlerinden İzzettin Yıldırım ve arkadaşlarını, Bölge kanaat önderlerinden Molla İhsan Yeşilırmak'ı, İmam Gıyaseddin Uğur'u, Molla Ubeydullah Dalar'ı, Hizbullah ile ilgili haber yapan Doğu Perinçek'e ait olan Doğu dergisinin Diyarbakır temsilcisi olan Halit Güngen'i öldürdüler. Bunlar bilinenler. Doğuda ve ülke genelinde yüzlerce faili meçhul cinayetin sorumlusu Hizbullah'ın olduğu iddia ediliyor.
1996 yılına kadar Asker ve polisle çatışmaktan kaçınan hizbullah terör örgütü ilk kez 1996 da devlete silah sıktı. Hatuni Köyü’ne operasyon düzenleyen özel timle çatıştılar. Kimsenin yaralanmadığı olay sonrası kaçan Hizbullahçılar 2 ay sonra köy koruyucularını taşıyan bir minibüse saldırı düzenleyip üç köy koruyucusunu öldürdüler. Bu olay sonrası Hizbullah terör örgütüne karşı devletin yaptığı operasyonlar arttı. Dönemin Diyarbakır emmiyet müdürü Gaffar Okkan Hizbullah'a karşı çok büyük operasyonlar yaptı. Üst düzey örgüt yöneticileri yakalandı. Örgüt lideri Hüseyin Velioğlu 2000 yılında İstanbul'da öldürüldü.
Örgütün büyük darbe almasını sağlayan Emmiyet Müdürü Gaffar Okkan 24 ocak 2001'de emniyet müdürlüğü binasına 500 metre uzaklıkta suikaste uğradı. 20 tetikçinin kalaşnikoflarla aynı anda yaptığı saldırı sonrası Gaffar Okkan ve 5 polis memuru şehit oldu. Bu cinâyet hâlâ çözülememiş olmakla birlikte, bir çok kişi Hizbullah tarafından işlendiği ifade edilmiştir. Cinayetle ilgili yakalanıp hapis yatan hizbullahçılar olduğu halde olayın sır perdesi tam olarak aydınlatılamadı. Şehit Gaffar Okkan suikastiyle ilgili pek çok makale ve kitap yazıldı. Bunlardan en dikkat çekici olanı Odatvde yer aldı. 30 Aralık Çarşamba 2009'da OdaTv'de yer alan "Gaffar Okan'ı Kim Öldürdü" başlıklı haber gündeme bomba gibi düştü. Bu yazıda Gaffar Okkan'ın şehit edilmesiyle ilgili iki iddia yer aldı. Birinci iddiayı bir zamanlar Genelkurmay'ın kadrolu tercümanı olarak görev yapan Yıldırım Beğler ortaya attı. Basında yer alan açıklamalarında Gaffar Okan suikastının Özel Kuvvetler’e bağlı “C Timi” tarafından yapıldığını iddia etti. İkinci iddiayı emekli Jandarma Kıdemli Yüzbaşı Özcan Tozlu ortaya attı. Yüzbaşı Özcan Tozlu'da Yıldırım Beğlerin sözlerini doğrular şekilde açıklamalar yaptı. Tozlu, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, 7 kişilik Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timinin öldürdüğünü iddia etti. İlgili yazının linkini buraya bırakıyorum. https://www.odatv4.com/siyaset/14adf506-3012091200-8048 daha ayrıntılı okumak isteyen odatvnin bu yazısına bakabilir. Biz konumuza geri dönelim.
Hizbullah Terör Örgütüne karşı 2004'e kadar operasyonlar devam etti. Örgüt yöneticileri tek tek yakalandı. Örgüt yapısı çökertildi. Örgütün dağılması sağlandı. 2004 sonrası Hizbullahın faaliyetlerine devam etmediği, silahlı mücadele fikrinden uzaklaştığı, bunun yerine siyasi ve dini faaliyetlere yoğunlaştığı, dernekleştiği biliniyor. Bu yapı, son dönemlerde doğu ve güney doğu bölgesinde yaptıkları kalabalık kutlu doğum etkinlikleriyle dikkatleri tekrar üzerlerine çektiler. Bu etkinliklere imza atan Mustazaf-Der hareketi 2010 yılında mahkeme tarafından kapatıldı.
Mustazaflar Hareketinde yer alan bir çok kişi daha sonra 2012'de kurulan Hüdapar'ın içinde siyaset yapmaya başladı. Hüdapar Sözcüsü Said Şimşek, "Hüdapar, Hizbullah'ın partileşen bir yapısı değildir." şeklinde açıklama yaptı. Partinin ileri gelenlerinden olan Hüseyin Yılmaz, "geçmiş yıllarda Hizbullah içinde bizim partimize gönül vermiş kişilerin yer almış olması, Hizbullah'ın Partisi olduğumuz anlamına gelmez" dedi. Yine Hüdapar Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu ile 2014 de yapılan röportajda, "Hizbullah ile organik bir ilişkimiz yok. Tabanlarımız kesişiyor ama Hizbullah'ın siyasi kanadı değiliz" açıklamasında bulundu.
İşin açıkcası Hüdapar yöneticilerinin "biz Hizbullah'ın siyasi kolu değiliz" açıklaması, Hdp yöneticilerinin "biz Pkknın siyasi kolu değiliz" açıklaması gibi toplum tarafından hiçbir zaman kabul görmedi. Zaten parti yöneticilerinin illegal bir yapının devamı olduklarını ifade etmeleri beklenemez. Hizbullah 2004 yılından beri silahlı eylemde bulunmuyor ama Pkk hala asker ve polisimize kurşun sıkıyor. Bu gerçeği de gözardı edemeyiz. Hizbullah zaman içinde siyasallaşarak mevcut sistemde yerini aldı. Pkk'da bir gün silah bırakıp tam anlamıyla Hdp saflarına karışıp siyasallaşır mı bilmiyorum. Bunu zaman gösterecek!